İnternet ve Ulusal Bilgisayar Ağı

Mustafa Akgül
akgul@bilkent.edu.tr
BT/Haber, 23 Eylul 1996

Nisan'da 3 yılını dolduran İnternet, sancılı bir büyüme göstermektedir. Devletin ve Siyasi Partilerin, maalesef, henüz bir bilişim politikaları olmadığı gibi, böyle bir politikanın hazırlıkları da gözükmemektedır. Halbuki ABD'den Malezya'ya kada geniş bir yelpazede ülkeler politikalar geliştirilmiş ve sahiplenecek örgütlenmelere gidilmiş ve gerekli kaynak sağlanmaktadır. Meslek örgütlerimizde bu yönde olumlu çabalar görmekteyiz. Bu politikların oluşturulması da şeffaf ve katılımcı yapıda olmalıdır. Ülkemizde İnternet {\bf fetişist} bir şekilde populer olmuş ama gerçek anlamda İnternet'i kullanabilcek kurum ve kişi sayısı çok sınırlı kalmıştır. Durum üniversiteler, kamu ve özel sektör için çok farklı değildir.

TURNET'in nihayet devreye girmesi ve ULAKBIM'in ortaya atılması sevindirici olmasına rağmen yeterli değildir. Aktif İnternet kullanıcısı olmıyan TT ve YÖk'ün önderliğınde gelişen bu iki proje, katılımcı mekanızmalarla birlikte, kapsamı genişletilmelidir. ULAKBIM, tüm üniversiteler için ulusal boyutta bir bilgisayarlaşma projesi ile desteklenmelidir; aksi halde istenilen hedefe erişilemez. İnternet'i yönlendirme ve politikalar belirlenmesi sadece TT'ye bırakılamaz. Kamu, Üniversiteler, özel sektör ve sivil toplum örgütlerinin katılımyla oluşacak bağımsız birimler kurmak ve yönlendirmeye o şekilde yapmalıyız. İletişim sektöründe evrensel erişim ilkesini gözeten, ülkenin gereksinim duyduğu yatırımlara olanak veren, rekabete açık, ve bağımsız denetleme kurullarının bulunduğu düzenlemelere gitmek zorundayız.

Son zamanlarda öncelikte, özel sektörde görülen İnternet'de kurum adı yazdırma (`domain') ve web kiralama açısından bir furyaya yakın bir patlama gözükmektedir. Hat kapasitelerinde büyük tıkanmaya göz önüne alınca bu büyüme sevindirici gözüksede, bize pek sağlıklı gelmemektedir. İnternet'i sadece bir eğlence yada reklam ortamı olarak algılamak yanlıştır.

İnternet çesıtli araçlarıyla çesıtli kesimlere farklı olanaklar sunmaktadır. Tüm dünyaya yayılmış, canlı, dinamik bir kütüphane olmasının yanında; kurum içi, şubeler arası, kişi ve guruplar arası iletişim, tam metin nesne değişimne izin veren, herkesin katılabildiği bir yayın ortamı, mesafenin ve zaman farklarının etkisınin azaldığı bir çalısma ortamıdır. Ülkemizde, az sayıda üniversite dışında, kurum içi haberleşmeyi İnternet'le yapan kurum sayısı bir kaçı geçmez. İnternet'i sağlıklı kullanmak, {\bf ``İnternet üretim içindir''} ilkesinden geçer.

İnternet bir ağ teknolojisidir ; firmadan, işletim sisteminden bağımsız, evrensel önü açık bir teknolojidir.

Bilgisayar Ağları gittikce artan bir şekilde günlük yaşamımıza girmektedir. Servis sektöründe bunun örneklerini yaşıyoruz: özellikle finans/bankacılık, ulaşımda her gün karşı karşıyayız. Çesitli sınav ve seçim sonuçlarının İnternet üzerinden sunulmasını hep beraber yaşadık. Gelişmis ülkelerde bu tüm sektörlere dağılmış durumda.

Her modern işletme kendi yerel ağını (intranet) kurup üzerinde hem üretimi yöneltme/planlama, denetlemekte, hem de kurum içi haberleşmede ve araştırmada kullanmaktadır. Müsteri ilişkileri ve tanıtım çabalarının bir boyutu da bilgisayar ağları üzerinde olmak zorundadır. Uluslararası çalışan kurumlar için ise iletişim ve elektronik nesne değişiminin önemli bir miktarını bilgisayar ağları üzerinde yapmaktadır.

Tüm dünyaya açılmak için çırpınan, Anadolunun her yerine dağılmıs KOBI'lerin aralarında ve tüm dünya ile iletişimini, hız, kolaylık, kapsam açısından elektronik ortamda, bilgisayar ağları ile yapmak zorundadır.

Gelişmiş modern bir toplum olmanın olmazsa olmaz koşullarından biri de araştırma-geliştirmeye ayrılan kaynağin ulusal gelir içindeki payının \%2-3 düzeyine çikması, bunun tüm sektörlere yayılması, ve üniversiteler ve sanayi arasında ciddi bir işbirliği oluşmasıdır.

Iyi çalısan bir devlet yapısı için dağıtık veri yapıları ve bunların konuşacağı bir ağ olmazsa olmaz bir koşuldur. Bu hem etkin, insana saygılı, hızlı bir hizmet için, hemde denetim için gereklidir. Bu ağın içinde sadece DIE, DPT, TSE gibi bilgi bankası durumundaki kurumlar değil, nüfus, vergi, adalet, güvenlik birimleri, sağlık, kısaca tüm birimleriyle kamu bilgisayar ağları üzerinde olmak zorunda.

Burada önerilen planlı bir şekilde tüm ülkeyi kapsayacak, kamudan özel sektöre, eğitim ve araştırma kuruluşlarından, kütüphanelere, sendikalara, meslek ve sivil toplum örgütlerine, çiftçi birliklerinden, esnaf odalarına kadar herkesi içeren, sıradan vatandaşın kolayca bağlanabileceği bir {\bf Ulusal Bilgisayar Ağı} kurulmasıdır. Bu ağı parça parça zaten zaman içinde kurmak zorundayız. Bunu örgütlü bir şekilde kurarsak çok daha ucuza, erken kurabiliriz. Hem ölçek ekonomisi gündeme gelir; hem de oluşacak uzmanlık sayesinde önemli kazançlar ortaya cıkar. Böyle bir ağı işletecek planlıyacak, bağımsız bir örgüt kurulması gerekir.

Bilindiği gibi Internet'de elektronik nesneler küçük paketler halinde taşınır. Bu ise, büyük bir etkinlik kazandırmaktadır. Telefonla kıyaslarsak, telefonda bir kapalı devre oluşmakta ve bu devre sadece tüm kapasite bu iki kişiye ayrılmaktadır. Bunlar konuşmayıp beklediği sürece de hat atıl beklemektedir. Halbuki Internet'de o zaman başkasına ait paketler kolayca geçebilmektedir. Ayrıca istatisteksel olarak bu büyüklükte bir ağda toplam performansı ortalama davranıs biçimi belirler; bir diğer deyışle ölçek ekonomisi faaliyete geçer ve hat kullanım etkinliği artar.

Ulusal Bilgisayar Ağı projesini toplumun bir büyük proje olarak alıp gerekli ilgiyi göstermesi için bilgisayar sektörü, üniversiteler, meslek örgütleri olarak işbirliği yapıp kamu oyu oluşturmalıyız. Bunun Ulusal Bilgisayarlaşma Stratejisi kapsamında, esnek, ögrenen, kendini finanse edebilecek bir şeklide kurulmasına calışmalıyız. Buna paralel olarak TT'nin tekelinin kırılması ve iletişim sektörünün rekabete açılması, kişişel haklar, mahremiyet, şifreleme, gibi yasal sorunları da gündeme getirmeliyiz. 21. yüzyıla yada Bilgi Toplumuna ulaşmak isteyen bir Türkiyenin çok fazla bir seçeneği yoktur.